Eski bir falcının şaibeli ölümü sonrasında mühürlenen bir eve aradan geçen uzun yıllar sonrasında ünlü koleksiyoner Barbaros bey ve ailesi taşınır. Evin karanlık geçmişi ile ilgili söylentilere aldırış etmeyen Barbaros, evlerinin arkasında ki yıllarca kilitli kalan bölmeyi temizlerken ölen falcının eşyalarını bulur. Barbaros, burada ki eşyalardan en tehlikeli olan ‘’Şeytan Heykeli’ni’’ beğenir ve koleksiyonuna eklemek için evlerinin içine alır. Şeytan çağırma ve cinlere insan kurban etme gibi ritüellerde kullanılan bu lanetli heykelin gücü tekrar aktive olur. Aynı günün akşamında Barbaros bey ve eşi Nilüfer hanıma gelen beklenmedik bir davet sonucu 2 gün sürecek şehir dışı programı yapıp, konservatuar öğrencisi olan kızları Ece’yi evde tek başına bırakarak evden ayrılırlar. Evde anlam veremediği tuhaf olaylardan tedirginlik duyan Ece, üniversiteden arkadaşları olan İmge ve Tulya’yı yatıya çağırır. Ece, İmge ve Tulya tarot falı bakarken İmge evin geçmişi ile ilgili olaylardan haberdar olduğunu ve eski falcının öldüğü yeri görmek istediğini söyler. Ece bu teklifi başta reddetse de İmge’nin ısrarı sonucu evde saklı olan anahtarı bulup arka eve girerler. Arka evde eski falcının ritüelleri sonucu ulaştığı bütün lanetli nesneler ile karşılaşan kızlar, merakları sonucu dokundukları tüm objelerin lanetlerini üzerlerine çekerler. Ürkütücü atmosferden etkilenen kızlar korkarak eve geri dönerler. Gecenin ilerleyen saatlerinde beklenmedik şekilde kapı çalar ve Ece’nin okulda tanışmış olduğu İlahiyat öğrencisi Kaan kapıda belirir. Ece’ye çantasından Kuran çıkarıp verir. Ne olduğunu anlamlandıramayan kızlar bu durumu garipser. Kaan o bölgenin yerlisidir ve evin bütün hikayesini bilmektedir. Ece’yi uyarmaya çalışsa da Ece teşekkür eder ve ev ile ilgili hikayelere inanmaz. Kaan kapıdan gitmek üzreyken Tulya ilacını okulda unuttuğunu hatırlar ve Kaan’ın da araba ile götürme teklifi üzerine Tulya ve Kaan üniversiteye doğru yola çıkarlar. Saat ilerledikten sonra evde kalan İmge ve Ece yatmak için odalara ayrılırlar. Saat 03.00’da İmge uyanır ve alt kata iner. Ruhani varlıklar İmge’ye yol göstererek tekrar eski eve onu çeker. İmge, eski falcının eşyalarını gördükleri yerde mumlar tarafından çembere alınmış bir büyü düzeneği görür. Daha önce tozlu ve yıllardır girilmeyen bu alan yeni kullanılmış gibidir. İmge işaretleri takip eder ve büyü kitabını alarak düzeneğin başına oturur. Ece, yatağında uyumakta iken paranormal şekilde rahatsız edilerek uyandırılır. Elektriklerin olmadığını fark eder. Salondan gelen koşma sesi ile daha da gerilir ve İmge’ye seslenerek salona doğru ilerler. Salonda hiç kimse yoktur ve sessizlik hakimdir. Bu sessizliği salonun ortasında bulunan antika telefonun çalması bozar. Kablosu bile takılı olmayan telefonu Ece korkarak açar ve ahizeyi kulağına getirir. Ahizenin öbür ucunda akşam üstü yola çıkmış olan babası Barbaros beyin sesi vardır. Şok içinde kalan Ece’nin nutku tutulmuştur. Telefondan kaza sesi gelir ve ahize Ece’nin elinden yere düşer. Telefonun ucunda ki ses bu sefer daha yakından duyulur. Barbaros görünümün de ki asimetrik bir varlık Ece’nin üzerine doğru gelir. Kaan, okulun otoparkında Tulya’yı araba da beklemektedir. Tulya gece vakti gizlice acil çıkış kapısından girdiği üniversitenin koridorunda sınıfa doğru yürürken bir piyano melodisi duyar. Sesi takip ederek sınıfa doğru yürür ve ona en büyük korkusu olan palyaço formunda ki bir varlık saldırarak yerde sürüklemeye başlar ve sınıfın içine kilitler. İmge, eski falcının öldüğü bölgede büyü yapmaya başlar. Şeytani varlıkların tuzağına düşmüştür. Ece, babası formunda ki varlıktan kaçmayı başarır fakat evden çıkamaz. Kapının kilidi yok olmuştur. Salonun ortasında ki şömineden şeytani bir varlık yavaş yavaş çıkmaya başlar. Kaan üniversite otoparkında Tulya’yı beklerken arabanın radyosu kendi kendine çalışır. Kaan kapatır ve ardından tekrar çalışır. Bir tuhaflık olduğunu sezen Kaan, Tulya’yı bulmak için okulun içine girer. Tulya’yı ararken yaşlı bir büyücü formunda gözüken şeytani bir varlık tarafından yerlerde sürüklenmeye başlar. Ece, şömineden çıkan varlık karşısında çaresiz kalmıştır ve akşam saatlerinde Kaan’ın getirmiş olduğu Kuran’ı eline alır ve ona sıkıca sarılır. Sınıfın içinde mahsur kalan Tulya çaresiz kalır ve dua etmeye başlar. Koridorda varlık tarafından sürüklenen Kaan’da dua etmeye başlar ve kendini yaratıcıya bırakır. Varlık Kaan’ın tam üstüne geldiği anda Kaan’ın duaları eşliğinde koridora beyaz bir ulvi ışık dolar. Varlık adeta acı çekercesine geriye doğru çekilmeye başlar ve yok olur. Eş zamanlı olarak şöminenin karşısında çaresiz kalan Ece’nin bulunduğu salona da ulvi ışık dolar ve şömineden çıkan varlık acı içinde yanarak yok olur. Sınıfın içinde çaresizce dua eden Tulya’nın üzerine varlık iyice yaklaştığı anda sınıfın projeksiyonu kendi kendine açılır ve oradan gelen ışık bütün sınıfı kaplar ve varlık o ışığın altında yanarak yok olur. Aradan birkaç gün geçer, İmge’nin anısına düzenlenen bir etkinlik vardır. Tulya sahnede piyano çalmaktadır. Seyircilerin arasında Ece, Kaan, Barbaros bey ve eşi Nilüfer hanımda vardır. İmanlarına sığınan Ece, Kaan ve Tulya kurtulmayı başarmışlardır. Şeytani varlıkların oyununa gelen İmge ise bunun bedelini hayatı ile ödemiştir.