Cihangir ve Hakan, babalarından kalma mahalle büfesini işleten iki kardeştir. Ancak borç içinde yüzmektedirler; vergi borçları ile tedarikçilere olan ödemelerin baskısı altında ezilmektedirler. Cihangir, hayli kurnaz ve hırslı bir karakterdir; günü kurtarmak için sürekli çözümler arar ama hiçbirinde başarılı olamaz. Hakan ise daha naif, vicdanlı ve etkiye açık biridir. Onun için mesele sadece borçları ödemek değil, düzgün bir hayat kurmaktır. Ne ki, abisinin gölgesinde kalmaktan ve yanlış kararlarına ortak olmaktan kurtulamaz.Bir gece, mahallede tanınan ve yasadışı kumar hasılatının taşıyıcılığını yapan İlyas, dükkâna gelir. Kumar hasılatını, zincirle bileğine bağlı olan bir çantada taşımaktadır. Kendini iyi hissetmeyen İlyas, büfenin arka tarafındaki depoda biraz dinlenmek ister. Cihangir ve Hakan, İlyas’ın beklenmedik bir biçimde ölmüş olduğunu fark ederler.İlk şoku atlattıktan sonra iki kardeş tuhaf bir ahlaki çıkmaza düşerler. Çantadaki para borçlarını kapatıp hayatlarını düzene sokabilecektir. Parayı alıp almamak konusunda kararsız kalırlar. Cihangir, parayı alıp kurtulmaları gerektiğini savunurken, Hakan paranın başlarını belaya sokacağına inanıyordur. Borçların baskısı, kaçırılan fırsatın büyüklüğü ve Cihangir’in ısrarı onu da suça ortak eder. Fakat ortada büyük bir problem vardır: Cesedi nasıl ortadan kaldıracaklardır?Gece yarısı cesedi denize atmaya karar verirler. Ancak işler umdukları gibi gitmez. Onlar mahalledeki yan komşuları olan eczacı kalfası Cevdet’ten çekinirken, yolda beklenmedik şekilde bir polis arabalarına biner. Her an yakalanma riskiyle burun buruna gelen ikili, absürd olaylar zinciri içinde cesedi taşımaya devam ederler. Üstelik, Hakan vicdani bir sıkıntı içindedir, abisi Cihangir ile içinde bulundukları durumu sürekli tartışıyordur. Hakan’ın gerginliği, durumu idare etmeye çalışan Cihangir’in daha fazla hata yapmasına neden olur.Bu süreçte Hakan’ın eşi Arzu, bir şekilde gerçeği öğrenir ve paranın peşine düşer. Hakan’ı manipüle ederek en büyük payı kendilerinin alması gerektiğini düşündürmeye çalışır. Öte yandan, Cevdet’in sürekli onları sorgulaması ve şüpheyle izlemeye başlaması işleri iyice zorlaştırır. Asıl büyük tehlike, çantanın gerçek sahipleridir. Kumarhane işinden sorumlu olan çete üyeleri, ortadan kaybolan İlyas’ın izini sürmeye başlar.Tüm bu gerilim içinde, Cihangir ve Hakan her adımda daha büyük bir batağa saplanır. Cesedi denize attıktan sonra rahatlayacaklarını düşünseler de, bu suçun onları nereye sürükleyeceğini kestirememişlerdir. Bir kenar mahallede küçük bir dükkânda başlayan bu absürd suç hikâyesi, gittikçe çetrefilleşen bir felakete dönüşür. Kardeşlerin aldığı her karar, yeni bir soruna yol açar ve içinden çıkılması zor bir kısır döngüye girerler.Sıcak Büfe, kara mizah ve suçun iç içe geçtiği, absürd olaylarla dolu bir hikâye sunarken, küçük insanların büyük suçlarla karşılaştığında nasıl tepki verdiklerini ve ahlaki sınırlarının nasıl bulanıklaştığını gösterir. Finalde, kaderin onları ne tarafa sürüklediğini görmek, izleyiciyi hem güldüren hem de düşündüren bir sonla buluşturur.