İstanbul’da üniversitede okuyan Defne, ehliyet sınavı sırasında babasının felç geçirdiğini öğrenir. Defne, İzmir’in bilindik doktorlarından olan babasına yardım etmek için eve döner. Nadir’in rehabilitasyon seansları, baba ve kızın geçmişten gelen iletişimsizliğinin de düzelmeye başladığı bir süreç olacaktır. Aynı evde yaşayan halası Nur’dan kanser hastası olduğu gizlenmektedir. Defne’nin babası Nadir, kız kardeşinin hastalığını geç teşhisinden dolayı suçlu hissetmektedir. Defne doğru olduğuna inandığı için halasına kanser olduğunu itiraf eder. Hastalığını öğrenen Nur, intihar etmek amacıyla Defne’nin arkadaşından reçetesiz aldığı morfin haplarını kullanır. Defne, halasının intiharına tanık olur ve acısı dinsin istediği için ölümüne göz yumar. Nur’un ölümüyle adli bir soruşturma başlar. Bu süreçte evin kaçak çalışan Gürcü bakıcısı Mari yavaş yavaş günah keçisine dönüşür. Kendi hatasının Mari’nin üzerine yıkılması Defne’yi vicdani bir çıkmaza sokar. Defne ilacı alanın kendisi olduğunu sonunda babasına itiraf eder. Nadir, kızının hüküm giymemesi için Mari’ye suçu üstlenmesi için kirli bir teklif yapar. Mari kabul etmek zorunda kalır. Defne vicdanı ve özgürlüğü arasında bir tercih yapmıştır. Kuşaklar çatışmasını en sert bir biçimde yaşayan Defne, bu sırrı büyümenin bir parçası olarak kabullenip geçmişe gömmeye karar verir.