Nasreddin Hoca ve arkadaşları Kerim, Ayşe ve Zehra, öğretmenleri ve bir grup öğrenciyle birlikte antik bir medeniyetin kalıntılarını keşfetmek üzere yola çıkarlar. Ziyaret ettikleri bu antik kent, milattan önce binlerce yıl öncesine dayanan gelişmiş Anyalılar Medeniyeti’ne aittir. Nasreddin Hoca ve ekibi, bu eski medeniyetin tarihini araştırırken, beklenmedik bir şekilde bir zaman yolculuğuna sürüklenirler. Kısa bir süre içinde kendilerini Anyalılar’ın altın çağında, geçmişin karmaşık dünyasında bulurlar. Bu yolculuk sırasında, genç Prens Balcan ve amcasının oğlu Tarhun arasındaki krallık mücadelesine tanıklık ederler. Amca oğlu Tarhun, hırsıyla tahtı ele geçirmeye çalışırken, adil ve cesur Prens Balcan tahtın gerçek varisidir. Ancak Balcan’ın kendine olan güveni zayıftır ve gelecekte bir kral olarak neler yapabileceğinden emin değildir. Nasreddin Hoca ve ekibi, Balcan’ın cesaretini bulmasına ve doğru kararlar vermesine yardımcı olmak için zekâ ve cesaret gerektiren birçok zorluktan geçmek zorunda kalırlar. Zaman içinde Nasreddin Hoca ve ekibi, bu medeniyetin gizli sırlarını çözmeye ve kaybolmuş teknolojilerle başa çıkmaya çalışırken, aynı zamanda geçmişteki bu kritik dönemin zamanın akışını nasıl etkilediğini keşfederler. Her adımda, Balcan’ın adil bir kral olup, tahtı hırs dolu Tarhun’a kaptırmaması için çabalarlar. Ekibin karşılaştığı her sınav, tarihsel dengeleri yeniden sağlamaya yönelik önemli bir adımdır. Nasreddin Hoca, Kerim, Ayşe ve Zehra, Balcan’a doğru seçimler yaparak halkına adil bir lider olma yolunda rehberlik ederler. Sonuç olarak, Nasreddin Hoca ve ekibi sadece genç Prens Balcan’a yol gösterip onu adil bir kral yapmakla kalmazlar, aynı zamanda zamanın akışındaki yanlışlıkları da düzeltirler. Böylece medeniyetin kaderini değiştirerek, tarihin önemli bir anında dengeyi sağlarlar. Macera dolu bu hikâye, tarihin bilinmeyen sayfalarını keşfetme arzusuyla dolu bir yolculuk olarak izleyicilere unutulmaz bir deneyim sunar