Sultan İkinci Abdülhamit devrinde bir eğitim reformu yaşanır. İmparatorluğun kötü gidişine dur demek isteyen idare İstanbul’a sıkışmış eğitim hayatını Rumeli, Anadolu ve Ortadoğu’ya açmak ister. Müslüman çoçukların daha iyi eğitim almasının önünün açılması ve Devlet-i Ali’ye sadık memurlar yetişmesi hedeflenir. İmparatorluğun birçok şehrinde okullaşma başlar. Bu şehirlerden biri de Kayseri’dir. 1893 yılında Kayseri İdadisi açılır ve Osmanlı İmparatorluğu’nun sıkıntılarla geçen son dönemlerine tanıklık eder. Balkan Savaşları ve Birinci Dünya Savaşı’nın etkilerini birebir yaşar. Birinci Dünya Savaşı sırasında Kayseri İdadisi bir çok çağdaşı gibi Sultani’ye dönüşür. Ankara’ya yakınlığı olması nedeniyle de Kurtuluş Savaşı’nın birinci elden tanığıdır Kayseri. Eskişehir Kütahya Savaşlarının kaybedilmesinin ardından Ankara’daki meclisin Kayseri’ye, Kayseri Sultanisi’nin binasına taşınması tartışmaları olur. Sakarya Irmağının doğusuna kayıp vermeden çekilen Türk Ordusu Başkomutan Gazi Mustafa Kemal’in önderdliğinde Sakarya Meydan Muharebesine hazırlanır. Kayseri Sultanisi öğrencileri yanıbaşlarındaki bu kurtuluş mücadelesine tanıklık etmekle yetinmez, bizzat, içinde yer almak isterler. Sakarya Savaşına katılan lise çağındaki bu öğrencilerin unutulmuş hikayesi yürekleri burkar. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından kurulan genç Cumhuriyet için Kayseri Sultanisi ve çağdaşları çok önemlidir. Çünkü yeni ülkenin geleceği bu okullarda yetişir. Atatürk’ün de bizatihi ziyaret ettiği Kayseri Sultanisi Cumhuriyetle birlikte Kayseri Lisesi adını alır. Türkiye’nin sosyal, siyasal ve gündelik hayatına oldukça etki eden Kayseri iki cumhurbaşkanı yetiştirmiş, çok sayıda, sanatçı, iş insanı ve değerli öğretmenlere ev sahipliği yapmıştır. Mimarisi ile de bugün Türkiye’nin yakın tarihinin önemli mekanlarından biri olan Kayseri Lisesi şehrin de simgelerindendir. Kayseri şehri için orası çoğu zamanda yalnızca Lise adıyla anılır.