İstanbul’da genç bir kızın gizemli ölümü, ardında sadece duvara kazınmış tek bir kelime bırakır: KAMOS. Bu ölüm, karabasan mitleriyle bağlantılı kadim bir lanetin başlangıcıdır. Samet ve ekibi, karanlık ritüellerle bu dünyaya çağrılmaya çalışılan Kamos’un izini sürerken, kendilerini geri dönülmez bir oyunun içinde bulurlar. Gizemli bir minibüs, ardı ardına ölümler ve uykularda nefes kesen kabuslar, gerçeğin kapısını aralar. Kamos’un etkisi büyüdükçe, kurbanlarının rüyaları ile gerçeği arasındaki sınır silinir. Genç adli tıp öğrencisi Elif, kabuslarında Samet’in ruhuyla karşılaşır. Elif, karabasana karşı tek umut haline gelir; çünkü Kamos, onun rüyalarından bedenine sızmaya çalışmaktadır. Profesör Ahmet ve geçmişten gelen bir kovucu kadının yardımıyla, Elif karanlık ayini yeniden yapmaya mecburdur. Ancak ritüel bozulursa, Kamos yalnızca onların değil tüm insanlığın sonunu getirecektir. KAMOS, mitoloji, gerilim ve psikolojik korkuyu iç içe geçiren; rüya ile gerçeğin birbirine karıştığı bir hayatta kalma hikâyesidir.