ÖĞRETMEN “Kişisel ve toplumsal önyargılarımız yüzünden kendi mahallemizden çıkmıyor, önyargılı olup ötekileştirdiğimiz insanlara kalıplarla yaklaşıyoruz ve onları yakından tanıma gereği duymuyoruz.” Bu duygunun en güzel örtüşeceği kutuplar olarak, son yıllarda birbirlerine karşı iyice öfkeli olan iki camia filme konu oldu; Fenerbahçe ve Trabzonspor. Film sadece kutuplaşmaları iki futbol kulübü olarak ele almıyor; Fenerbahçe’yi, kendisini biraz fikren ‘Beyaz Türk’ olarak gören (modern, medeni, iyi eğitimli) ilköğretim öğretmeni Sinan’la anlatırken, Trabzonspor’u, Trabzon şehriyle, insanıyla, Anadolu’yla resmediyor. Sinan, 40’lı yaşlarında, İstanbul Erenköy doğumlu bir ilkokul öğretmenidir. Bütün hayatı İstanbul’da hatta Kadıköy civarında geçmiştir. Takımından ve fanatizminden nefret ettiği Trabzon’a tayini çıktığında dünya başına yıkılmıştır. İstifa etmeyi bile düşünür ama hikayenin önemli bir merkezi olan, Sinan’ın, idealist ve öğrencilerini kendi öz evladı gibi gördüğü, onlara bir şeyler öğretebilmek için kendini paralayan iyi bir öğretmen oluşu devreye girer. Filmin başlarında Sinan öğretmen korktuğu gibi Fenerbahçeli kimliğini gizleyerek Trabzon’a gelir, düşündüğü gibi yoğun bir mahalle baskısıyla karşılaşır. Yaşadığı trajikomik olaylar filmin mizahını oluştururken, öğrencileri için bütün kimliklerini göz ardı edişi ise müthiş bir dönüşüm hikayesi olarak seyirci ile buluşuyor. Filmde, Trabzon’a, isteksizce, bir dolu önyargı ve soru işaretleriyle yola çıkan Sinan, bir eğitim yılı sonunda Milli Eğitim Bakanlığı’na, “Burada 2 yıl daha kalmak istiyorum” dilekçesi yazarak filmin final sahnesinde tüm önyargıların sevgi ile yıkılabileceği mesajı veriliyor.