Hayatımız Roman
Film Özeti
Her insanın hayatı bir romandır aslında. Ama Romanların bir çoğunun hayatı ağır romandır. Dünyanın her yerinde insanlık dışı muameleler gören Romanlar, ülkemizde ise 1934 yılında çıkarılan yasayla ikinci sınıf vatandaş duruma düşürülmüşler ve 2006 yılına kadar bu saçma yasanın yarattığı mağduriyetler ile yaşamak zorunda bırakılmışlardır. Buna rağmen kültürlerinden, gelenek ve göreneklerinden, inançlarından, vatan ve millet sevdalarından asla vazgeçmemişlerdir. Belki de o yasanın getirdiği bilinçle konu edildikleri projelerin hemen hemen hepsinde, Romanlar kötü olarak gösterilmiş, her bir Roman toplumda potansiyel suçluymuş gibi gösterilmiştir. Ya da alay konusu edilmiştir. Bu projede ise bir özür borcumuz olan Roman kardeşlerimizin insan gibi insan olduklarının altı çizilerek anlatılmaktadır. Bir Roman mahallesi olan “Şen Mahalle” de vücut bulan, aksiyon, aşk, dram ve komedi çerçevesi içinde hazırlanan projenin amacı, Roman halkına hak ettikleri itibarı iade etmektir. Dünyanın dört bir yanında ezilen, yakılan, yıkılan, horlanan Romanların hatıralarına ve güzel yüreklerine dokunabilmektir. Öykü ve Nihat’ın firari olarak girdikleri Şen Mahallede yaşadıkları aksiyon dolu dakikaları izleyiciye aktarmak ve mahallede yaşamanın keyfine varabilmektir. Sevgilisinden yeni ayrılmış olan Öykü’nün psikolojisi çok bozuktur. En yakın arkadaşı Mine’yle birlikte güney illerine tatile gitmek için yola çıkarlar. 1915 Çanakkale Köprüsünü geçip, Lapseki’ye ulaştıkları anda kulaklarına gelen bir müzik sesi onları kendine doğru çeker adeta. Öykü ve Mine müziğin geldiği yere yani Şen Mahalle’ye gelirler ve kendilerini bir kutlamanın içinde bulurlar. Şen mahallede geçirdikleri komik ve eğlenceli saatlerden sonra Biga tarafına doğru yola koyulduklarında, yanlış yola girdiklerini çok geç fark ederler. Girdikleri yol çok fazla kullanılmayan bir yoldur ve ne yazık ki bir süre sonra araçları arıza yapar. Öykü yardım edecek birilerini bulmak için bir benzin istasyonuna gittiğinde bir cesetle karşılaşır. Ondan sadece beş dakika önce nişanlısı Büşra’yla yolculuk yapan ve aracının yakıtının bitmesi sonucunda benzinliğe gelen Nihat’ta aynı cesedi görmüştür ve Öykü’nün geldiğini görerek bir odaya saklanmıştır. Cesedi gördüğü anda dehşete düşen Öykü, benzinlikten kaçmayı düşünürken polis sirenlerini duyarak aynı odaya, yani Nihat’ın saklandığı odaya saklanır. Birbirlerini tanımayan bu iki insan, yani Öykü ve Nihat polis tarafından katil zanlısı olarak yakalanırlar. Tek kelepçeyle birbirlerine bağlanarak Biga karakoluna götürülürken, polis otosunun kaza yapması sonucunda, firar ederler. Öykü polise teslim olmayı istese de, Nihat suçunun olmadığını ileri sürerek teslim olmayı kabul etmez. Nihat’ın düşüncesi komiser ağabeyi Sedat’a ulaşmaktır. Öykü mecburen Nihat’ın fikrini kabul etmek zorunda kalır. Çünkü kelepçe kollarındadır. Öykü ve Nihat kabak yüklü bir kamyonun içine saklanırlar. Kabak kamyonu Lapseki Şen Mahalle’ye gider. Öykü yirmi dört saat içinde ikinci kez Şen mahalleye geliyordur. Bunda bir keramet vardır elbette. İşte bu keramet başlıyordur. Mahallenin en sevilen isimlerinden Veli babanın evinin bahçesine saklanmak zorunda kalan Öykü ve Nihat Veli’nin annesi Halime tarafından yakalanırlar. Halime onların birbirlerine sevdalı iki genç olduklarını ve evlenmek için kaçtıklarını düşünür ve yardım etmeye karar verir. Ancak Veli daha o gece Öykü ve Nihat’ı görür. Mahallede bir kovalamaca yaşanır. Öykü ve Nihat kaçsalar da, bütün mahalleli peşlerine düşerler ve bir süre sonra kaçakları yakalarlar. Niyetleri onları polise teslim etmektir. Ama Öykü ve Nihat yaşadıklarını anlatınca başta Veli olmak üzere bütün Şen mahalle onların suçsuz olduklarına inanırlar ve bir karar alırlar. Gerçek katili bulacaklar ve bu süre içinde Öykü ve Nihat’ı Şen Mahallede saklayacaklardır. Veli aldıkları bu kararı Öykü ve Nihat’a açıklarken Romanların güzel yüreklerini sergiler adeta. Bir yanda faili bulunması gereken bir cinayet, bir yanda suçsuz oldukları halde firar ederek suçlu durumuna düşen Öykü ve Nihat, diğer bir yanda ise onların Şen Mahalle’de yaşadıkları olaylar bazen bir dram olarak ilerlese de, çoğu zaman curcuna ve komedi olarak ilerler. Şen Mahalle sakinleri yaşam biçimiyle ve devlete, vatana bağlılıklarıyla şu ana kadar filmlerde çizilmiş Roman toplumunun çok farkı yönleriyle karşımıza çıkarlar. Dedektiflik şirketi gibi çalışan Şen Mahalle sakinleri gerçek katili bulurlar. Öykü ve Nihat serbest kalırlar. Ama onlar bu seferde gönül olarak birbirlerine bağlanmışlardır. Ülkemizde ki tüm Romanlar gibi Şen Mahalle romanları da, 2006 yılından önce 1934 yasasıyla ikinci sınıf vatandaş olarak kabul edildikleri için istedikleri okullarda okuyamamışlar ve istedikleri meslekleri yapamamışlardır. Öyle ki Nihat’ta aslında bir Roman çocuğudur. Babası Ali yıllar önce okulda gördüğü bir hakaret sonucu ailesinden, mahallesinden kaçmış, Roman kimliğini kaybettirmiştir. Ama kader onu yıllar sonra oğlu Nihat üzerinden mahallesine yani Şen Mahalleye geri getirecektir. Bu geri geliş en çok Halime’yi mutlu edecektir. Çünkü Ali, ya da yeni kimliğiyle Orhan, Halime’nin oğlu, Veli’nin hiç tanımadığı ağabeyidir. SON