Bir matbaa işçisi olan Can uzun süredir görüşmediği babasının cenazesine katılmak üzere geldiği taşradaki küçük şehirden dönmek üzere tren beklerken, garın tuvaletinde bir adamın bir başkasını bıçaklayarak öldürdüğüne şahit olur. Katil, cinayet sırasında kendisini izleyen Can’ın farkında olmasına rağmen onun varlığından hiç de rahatsızlık duymazmış gibi olay yerinden sakin bir şekilde ayrılır. Can dehşet içerisinde koşarak karakola gider. Karakoldaki ifadesinden sonra polisle teşhis için gittiği morgda, sonradan hasta babasının bakıcılığını yaptığını öğreneceği gizemli bir kadın olan Meryem’le karşılaşır. Morgdan sonra götürüldüğü polis şefi de Can’a asla anlayamadığı garip sorular sorar, kimliğini alıkoyar ve şehirden ayrılmamasını, beklemesini söyler. Can, hiç de istemeden çocukluğunun geçtiği o eski, soğuk eve dönmek zorunda kalmıştır. Ertesi gün Can’ın evine gelen Meryem, onun cinayete kurban giden adamın karısı olduğunu, adamın da yıllardır ortadan kaybolduktan sonra o gece tren garında anlaşılmadık şekilde ortaya çıktığını söyler. Bu arada şehirde kuduz köpek vakası baş göstermiştir. Nerede olduğu bilinemeyen kuduz köpekler yüzünden halkın sokağa olabildiğince az çıkması için hoparlörlerden anonslar yapılmaktadır. Sokakları neredeyse boşalmış şehirde, kuduz köpekleri avlamak üzere tüfekli timler dolaşmaya başlamıştır. Can, polisin ayrılmasına izin vermediği bu tuhaf yerde hepsi de babasının dostları olan garip insanlarla karşılaşmaya başlar. Bir kasap, berber, sakatlar için protezler satan bir adam, emekli bir subay… Babasının uzun süredir kapalı duran terzi dükkânına gittiği sırada, cinayetine şahitlik ettiği katilin içeri girip, birkaç yıl önce ısmarladığı kostümünü almaya geldiğini söylemesi Can’ı dehşet içerisinde bırakır. Can kapıldığı onca dehşete rağmen adamı izlemeye karar verir. Katilin, babasının bakıcılığını yapan o gizemli kadınla (Meryem) yıkık dökük bir binanın içerisinde buluşup konuştuğunu görmesi üzerine korkusu iyice artan Can oradan koşarak ayrılır. Babasının dostlarının bir gece O'nu şehrin eski otelinin bir odasına çağırıp ve cinayetle ilgili garip sorular sormaları, bu tuhaf insanların birbirleriyle ve ölen babasıyla olan gizemli ilişkileri Can'ın kafasını iyice karıştırmıştır. Şehirden ayrılmaya karar vererek gittiği tren istasyonunda karantina ilan edildiğini, şehre giriş çıkışların yasaklandığını öğrenmesinin ardından berberin, kuduz köpekler tarafından parçalanarak ölmesi korkusunu daha da arttırır. Şehirden kaçmanın yollarını ararken tüfekli itlaf timlerinin bir adamı sokak ortasında vurduğunu görmesi üzerine dehşet içerisinde kalan Can koşarak, eski bir pavyona girer. Pavyon sahibinin tuhaf konuşmaları ve hakkında bir ihbar nedeniyle ‘gizli’ bir soruşturma açıldığını söylemesi üzerine korkuyla oradan da kaçan Can, evi yerine şehrin eski oteline giderek bir oda tutar. Yardım edebileceği düşüncesiyle Meryem’i aramaya başlar ancak ona da bir türlü ulaşamaz. Günlerini geçirdiği otel odasından bir gün polis tarafından hakkında açılmış bir soruşturma sebebiyle alınarak adliyeye götürülür. Bu soruşturmanın nedeninin ne olduğunu, neyle suçlandığını asla öğrenemez ve giderek artan korkusu katmerleşir. Ancak, götürüldüğü adliyeden kaçmayı başarır. Saklanacak bir yer bulamamamın çaresizliğiyle döndüğü evinde gizemli Meryem onu beklemektedir. Can, olup bitenden en ufak bir şey anlamamın çaresizliği ile kadına bakarken kapı çalınır. Can, neredeyse bir teslimiyetle açtığı kapıda karşısında katili bulur. Asla idrakine varamadığı ‘kaderine’ uygun bir şekilde katilin arabasına binerek kendi sonuna doğru yola çıkar.