Emre ve Murat kız arkadaşları Ceren ile Seda’ya verdikleri tatil sözlerini yerine getirmek için yola koyulurlar. Keyifli yolculuk terk edilmiş köyde bir engelle karşılaşır. Köyde ikamet etmekte olan Zaği bizimkileri bu tatil konusunda ikaz eder. Zaği’nin anlattığına göre köyde köylüler tarafından yakalanmış ve ormanın derinliklerine gömülerek mühürlenmiş bir cin bulunmaktaydı. Bizimkiler tarafından ciddiye bile alınmayan Zaği, gitmeleri konusundaki ısrarlarından asla vazgeçmeyecekti. Murat odun toplamak için gezinirken fark ettiği ve üzerinde Arapça harflerin bulunduğu bir taşı, define merakından dolayı define işareti olarak algılar. Bu merakı yüzünden cinin serbest kalmasına sebep olur. Cin ilk olarak kendini mühürleyenler arasında bulunan Zaği’yi öldürür. Cinin varlığı bizimkiler tarafından fark edilince Emre köye iner ve Zaği ile görüşmek ister. Zaği’yi evinde ölü olarak bulur. Köyde cinin mühürlenmeden önce esir tutulduğu ahırı görür. Ahıra girdiğinde ise bulduğu bir fotoğraf onu gözyaşlarına boğar. O fotoğraf annesine aittir ve cin ailesinin evinde tutsak edilmiştir. Arkadaşlarının yanına dönen Emre, arkadaşlarını da alarak oradan uzaklaşır. Fakat nereye gitseler aynı eve çıkarlar. Bizimkiler artık bir şeyin farkına varmışlardır. Cin zamanında nasıl esir düştüyse bizimkileri de o şekilde esir almıştır. Arkadaşlarımızın kurtulması için tek şansları bulunmaktadır, o da cini tekrar yakalayıp serbest bıraktıkları yere geri gömmektir. Hazırlıklar başlar, gereken her şey yapılır. Fakat unuttukları bir şey vardı, cin bir cindir ve yakalamak ta hiç kolay olmayacaktır.